OSMANLI DEVLETİNDE ÂMİN ALAYLARI VE BED-İ BESMELE TÖRENLERİ
Osmanlı
Devlet’inde ilk eğitim ve öğretim verildiği yerler sıbyan mektepleridir. Bu mekteplerde sabi adı verilen 5–6
yaşlardaki çocuklar okutulurdu. Sıbyan mektepleri Osmanlı Devletinde yazılmış
olan vakfiyelerde, beratlarda ve diğer evraklarda çeşitli isimler şeklinde de
anılmaktadır. Sıbyan mektebi haricinde öğretim yeri anlamında “Daru’t- talim” ,
“Mektep”, birçoğunun inşasında taş kullanıldığından “Taş Mektep”, hemen her
mahallede birer tane bulunduğundan “Mahalle Mektebi”, “Mektephane”, ve
“Mekteb-i İbtidaiye” gibi isimlerle anılmaktadır. Sıbyan mekteplerine
başlayacak olan öğrencilerin okuma şevki ve motivasyonlarını arttırmak amacıyla
toplum içerisinde “Âmin Alayı” veya “Bed-i Besmele” denilen törenler
düzenlenirdi.
Bu yazımızda
da bu törenler ayrıntılarıyla irdelenecektir. Bilindiği gibi İslam Dininde,
erkek ve kadın herkesin ilim öğrenmesi farz olarak belirtilmiştir. Osmanlı
devletinde eğitim, hukuk, sosyal yaşantı ve cemiyeti ilgilendiren bütün
konularda İslam’a göre düzenlenirdi. Eğitimin düzenlenmesinde de İslam temele
alınmıştır. İslam, eğitim ve öğretim konusunda insanlar arasında hiçbir ayrım
yapmaz. Bu sebeple anne ve babalar çocuklarını okutup eğitmekle mükelleftir. Bu
yüzden özellikle Osmanlı devletinin yükselme devresinde çocuklar daha küçük
yaşlarda iken bu okullara başlardı. Çocuk mektebe “Âmin Alayı” denilen bir
törenle okula başlarlardı. “Bed-i Besmele”[1] de
adı verilen bu törenlerin başlangıcı okula başlayacak olan çocuğun evinin
temizlenmesidir. Evdeki işler tamamlanınca bütün ev halkı hamama giderdi. Her
yerde aynı olmamakla birlikte mektebe başlama merasimi önce hamamda kadınlar
arasında kutlanırdı. Buradaki eğlence akşama kadar devam ederdi. Ertesi gün
çarşıya çıkılır ve okula gidecek çocuğa yeni bir elbise ve ayakkabı alınırdı.
Zamanımızda da bu adet yerel olarak devam etmektedir. Mektebe başlama günü
olarak genellikle kandil, pazartesi ve Perşembe günleri kabul edilir ve
hazırlıklar buna göre düzenlenirdi. Genel itibariyle bu şekilde meydana gelen
merasimlerden yerel olarak farklılıklar görülmektedir. Örneğin İstanbul’da
mektebe başlayacak olan çocuk önce Eyüp Sultan’a götürülüp orada kendisine
hayırlı ilim nasip olması için dua edilirdi. Okula başlayacak olan çocuğun
ailesi bir gün önceden mektebin hocasına haber gönderirdi. Çocuk, Eyüp
Sultan’dan eve geri geldikten sonra diğer mektep çocuklarıyla ilahiciler eve
gelirlerdi. Bu esnada mahalle içerisinde tam bir dayanışma hakim olurdu.
Mektebe başlayacak olan çocuğun evinin önü ile Alayın geçeceği yollar
kalabalıktan geçilmez olurdu. İstanbul sokakları, o devir yerleşim yerlerinden ötürü
dar ve yokuş olduğundan genellikle kapının önünde, çocuğun bineceği kırmızı
kolanlı[2],
yeşil ince altlıklı, siyah eğerli bir midilli bulunurdu. “Âmin Alayı” eve
gelince hoca dua eder, arkasından orada bulunan herkes “âmin” derdi. Zaten bu
grubun “Âmin Alayı” diye adlandırılmasının nedeni de budur. Çocuk daha önceden
hazırlanmış olan midilliye veya ailenin maddi gücüne bağlı olarak arabaya
bindirilirdi. İlahiler söylenerek çocuk evden alınır, çocuğun ailesi,
davetliler ve halk âmin alayının arkasından gider, şehrin sokaklarında bir
müddet dolaştırıldıktan sonra çocuk mektebe getirilirdi. Çocuk mektepte usulüne
uygun bir biçimde hocasından ilk dersi “Bed-i Besmele” aldıktan sonra başta
hocası, ailesi ve davetlilerin ellerini öperdi. Bundan sonra mevcut talebelerden
biri Kur’an-ı Kerim’den bir parça okur ve hocanın duası ile merasim sona
ererdi. Sonrasında ise ziyafetler verilir, hocaya hediyeler takdim edilir,
mektepte mevcut diğer talebelere şeker ve simitler verilirdi. Çocuklarda daha
küçük yaşlarda büyük bir okuma isteği uyandıran “Âmin Alayı” ile “Bed-i
Besmele”, insanların cemiyet içerisindeki, konumlarına göre farklılık
göstermektedir.
Bazılarınınki
sade ve basit iken, bazılarınınki biraz şatafatlı olabilmekteydi. İşte bu
törenler bilinenin aksine Osmanlı Devletinde ilme ve okumaya verilen toplumsal
değerin bir göstergesidir. Osmanlı Devletinde ilme ve okumaya verilen değer
bazı yobazlar nedeniyle azaltılamaya çalışılmış ve maalesef kısmi olarak da
başarılı olmuşlardır. Bundan sonrada mutlak son tecelli etmiştir. Ancak,
unutulmamalıdır ki mevcut eğitim ve öğretimde motivasyon çok önemli bir yer
tutmaktadır. Bu motivasyonun sağlanmasında bırakın sadece okula gidecek çocuğun
anne ve babasını bütün mahalle önemli bir rol oynamaktadır. Bu bakımdan eğitim
şimdiki gibi bireyselcilikten ziyade toplum içersinde önemli bir yer
tutmaktadır. Maalesef şimdiki zaman içerisinde eğitim bazı anne ve babalar için
bir külfet şeklinde algılanmaktadır. Sadece maddi kazanç sağlamaya
endekslenmektedir. Eğitim sadece maddiyatla ölçülürse toplum içerisinde
eğitimli kişiler fayda vereceğine zararda verebilmektedir. Bu bakımdan toplum
olarak bizlerde geleceğimizin eğitimine, okumasına gereken önemi fazlasıyla
vermek zorundayız. Bu şekilde basit törenler bile, okuyacak olan öğrencilerin
kendilerini değerli hissetmelerine ve daha çok çalışmaları için motive olmalrına
neden olacaklardır. Bir sonraki yazıda Osmanlı
Sarayında gerçekleşen Bed-i Besmele törenleri anlatılacaktır. Tekrar görüşmek
üzere hoşça kalın.
Kaynak: Prof. Dr. Ziya KARICI. Osmanlı’da Eğitim
Öğretim. Bilge yayınevi.